MOBİL UYGULAMALARIMIZ

En Çok Kimlerde Görülür

Genel olarak düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve ideal vücut ağırlığını korumak, tuzu azaltmak, yeterli sıvı almak, sigaradan ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmak gibi sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri konusunda
toplumun eğitiminden oluşur. Böbrek hastalığı gelişimi için en önemli düzeltilebilir risk faktörleri diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, obezite, aşırı tuz tüketimi ve sigara alışkanlığıdır.
Sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri hem KBH’nin en önemli nedenleri olan diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları ve obezite sıklıkları azaltarak hem de böbrekler üzerine doğrudan koruyucu etki göstererek toplumda böbrek hastalıklarının kontrolüne önemli katkı sağlar. Ayrıca, kan basıncının ve 40 yaşından sonra kan şekerinin düzenli olarak ölçtürülmesi KBH’nin en önemli iki nedeni ve ülkemizde farkındalığı yüzde 50 civarında olan hipertansiyon ve diyabetin erken tanısını sağlar.

 

Diyabet

Ülkemiz dahil dünyanın birçok bölgesinde KBH’nin en önemli nedeni diyabettir (10). CREDIT çalışmasında diyabetiklerde KBH prevalansı diyabetik olmayanlardan 2,5 kat yüksek bulunmuştur (3).
TND 2012 Yılı Böbrek Kayıt Sistemi verilerine göre diyalize yeni başlayan hastaların yüzde 36,6’sında böbrek yetmezliğinin nedeni diyabettir (6).

Türk toplumunda diyabet sıklığı giderek artmaktadır. CREDIT çalışmasında ülkemizde diyabet prevalansı yüzde 12,7 bulunmuştur (3). Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışmalarında (TURDEP 1 ve 2) 1998 ile 2010 arasındaki 12 yıllık sürede ülkemizde diyabet prevalansının yaklaşık 2 kat artarak yüzde 7,2’den yüzde 13,7’ye yükseldiğinin saptanmış olması endişe verici bir durumdur (34, 35). Bakanlığımızca 2011 yılında yapılan Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışmasına göre ülkemizde 15 yaş üzeri kişilerde diyabet sıklığı yüzde 11’dir (36). Ülkemizde diyabet prevalansının yüzde 15’in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.

Diyabet gelişimi için en önemli düzeltilebilir risk faktörleri kilo fazlalığı ve obezite, düşük fiziksel aktivite, sağlıksız beslenme, bozulmuş açlık glukozu veya glukoz toleransı, hipertansiyon, dislipidemi ve depresyondur. CREDIT çalışması ülkemizde diyabet için en önemli risk faktörünün obezite olduğunu göstermiştir (3). Yapılan birçok çalışmada sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerinin diyabet gelişim sıklığını yüzde 50-60 oranında azaltabileceği saptanmıştır (37).

 

Hipertansiyon

KBH’nin diyabetten sonra ikinci sık nedeni hipertansiyondur. CREDIT çalışmasında KBH prevalansı hipertansiflerde yüzde 25,3, normotansiflerde yüzde 10,6 bulunmuştur (3). TND 2012 Yılı Böbrek Kayıt Sistemi verilerine göre diyalize yeni başlayan hastaların yüzde 27,4’ünde böbrek yetmezliğinin nedeni hipertansiyondur (6). Bakanlığımızca 2011 yılında yapılan Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na göre ülkemizde 15 yaş üzeri kişilerde hipertansiyon prevalansı yüzde 24’tür (36)

Erişkin Türk toplumunun yaklaşık 1/3’ü hipertansiftir (3, 38). Üstelik hipertansiyonun farkındalığı, ilaç kullanım ve kan basıncı kontrol oranları düşüktür (38, 39).

Sağlıklı beslenmek, kilo vermek, düzenli egzersiz yapmak ve tuz tüketimini azaltmak gibi sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri hipertansiyon gelişimini büyük oranda önler. Örneğin, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin yaptığı SALTurk çalışmasında tuz alımında 6 gram artış ile sistolik kan basıncının 4-8, diyastolik kan basıncının 2,5-5 mmHg yükseldiği saptanmıştır (40). Yine, TND tarafından yapılan CREDIT çalışmasında hipertansiyon için en önemli risk faktörlerinin obezite ve düşük sebze tüketimi olduğu tespit edilmiştir (3).

 

Obezite

Obezite hemdiyabet, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına yol açarak, hemde doğrudan etkileriyle böbrek hastalığı gelişimine katkıda bulunur. CREDIT çalışmasında KBH prevalansı obezlerde obez olmayanlara göre 1,5 kat yüksek bulunmuştur (3)

Türk toplumunda obezite sıklığı oldukça yüksektir ve giderek artmaktadır. CREDIT çalışmasında obezite sıklığı beden kütle indeksine göre yüzde 20,1; bel çevresine göre yüzde 32,1 bulunmuştur ve kadınlarda obezite oranı erkeklerden anlamlı olarak daha yüksektir (3). 1998 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen TURDEP 1 ve 2 çalışmalarında 12 yıllık sürede vücut ağırlığı kadınlarda 6 kg, erkeklerde 8 kg; bel çevresi kadınlarda 6 cm, erkeklerde 7 cm artmıştır. Oysa aynı sürede kadın ve erkeklerin boyu sadece 1 cm uzamıştır. Bunun sonucunda obezite sıklığı yaklaşık yüzde 45 oranında artarak yüzde 22’den yüzde 32’ye yükselmiştir (34, 35). Bu çalışmada erişkin toplumun 2/3’ü fazla
kilolu veya obez bulunmuştur. Bakanlığımızca 2011 yılında yapılan Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na göre ülkemizde 15 yaş üzeri kişilerde obezite sıklığı yüzde 24,1’dir (36). Tüm bu veriler Türk toplumunun sağlıklı yaşam konusunda topyekün bir eğitime ihtiyacı olduğunu göstermektedir.

 

Tuz Tüketimi

Aşırı tuz tüketimi hem hipertansiyon ve kalp-damar hastalıklarına yol açarak, hem de böbrekler üzerine doğrudan etkileriyle böbrek hastalığı gelişim sıklığını arttırır. Aşırı tuz tüketiminin glomerüllerde hiperfiltrasyona ve bunun sonucunda glomerüloskleroza yol açtığı gösterilmiştir (41). 

Türk toplumunda tuz tüketimi oldukça fazladır. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından 2008 yılında yapılan SALTurk çalışmasında erişkinlerde günlük tuz tüketimi 18 gram bulunmuştur (40). Aynı derneğin 2012 yılında yaptığı SALTurk2 çalışmasında ise muhtemelen 2012 yılı başında ekmekteki tuz miktarının düşürülmesine bağlı olarak günlük tuz tüketimi 14,8 gram saptanmıştır. Bu çalışma, tuzun yaklaşık yüzde 55,5’inin yemek tuzundan, yüzde 32’sinin ekmek tuzundan ve yüzde 12,5’inin sofra tuzundan alındığını göstermiştir. Yemek tuzunun ise büyük bölümünü yemek pişerken eklenen tuz oluşturmaktadır (tüm tuz tüketiminin yüzde 42.5’i) (42).

 

Sigara

Toplum ve böbrek sağlığını tehdit eden diğer önemli sorun sigaradır. Sigara içilmesi, diğer birçok zararının yanı sıra böbrek kan akımının azaltarak böbrek işlevini bozar.

Bakanlığımızın önemli çabaları toplumumuzda sigara tüketimini azaltmış olmakla beraber, özellikle erkeklerdeki oran hala yüzde 30’un üzerindedir.